Bilişim Suçları ve Site Engelleme
Gün geçmiyor ki geçmişte girdiğimiz herhangibir web sitesinde aşağıdakine benzer bir yazıyla karşılaşmayalım.
“BU SİTEYE ERİŞİM ENGELLENMİŞTİR
xxxx mahkemesi, xx.xx.xxx tarih ve xxxx/xxx nolu kararı gereği,
bu siteye erişim TELEKOMÜNİKASYON İLETİŞİM BAŞKANLIĞI'nca
engellenmiştir.”
Genellikle ülkemizde bilişim suçu, hangi eğitim seviyesi, kültür veya aile yapısından geldiği bilinmeyen kişi veya bu kişilerden oluşan grupların kendilerine göre tasnif edip ahlaklı veya ahlaksız buldukları, beğenmedikleri, erotik veya yetişkin içerikli sitelerin engellenmesi için mahkemeye başvurarak karar çıkartması olarak algılanmakta ve ilgili kurumlar tarafından tüm çabalar bu yönde harcanmaktadır. Bildiğim kadarıyla binlerce hatta yüzbinlerce siteye erişim, mahkeme kararlarıyla engellenmiş durumda. Yüzbinlerce sitenin erişimi engellendi derken bazıları abarttığımı düşünebilir, son zamanlarda çok popüler olan bilgi veya düşüncelerin paylaşımının esas olduğu blog alanları ücretsiz olarak siteler üzerinden alınabiliyor, bir blog servisinin binlerce üyesi olabiliyor bu bloglardan biri hakkında engelleme karar çıktığında, tüm blog servisinin erişiminin engellenmesi yoluna gidiliyor. Bu durumda binlerce birbirinden bağımsız olarak çalışan site ve sayfanın erişimi bir çırpıda engellenmiş oluyor.
Internette hard disk şeklinde kullanılan web servisleri var, yüklediğiniz dosyalara ait linkleri yayınlayıp aynı zamanda başkaları ile paylaşabiliyorsunuz. Örneğin Megaupload sitesi yasaklı site ama aynı işi yapan Rapidshare, Mediafire, Hotfile ve daha yüzlercesi açık. Kim neye göre karar veriyor kriter nedir? Suç varsa hepsi suçlu ama bazısı kapalı bazısı açık. Bazısının açık bazısının kapalı olması söyle bir soruyu veya düşünceyi akla getiriyor, eğer site erişimlerinin engellenmesi için bir grup kurulduysa ki öyle görünüyor, bunlar kendi kafalarına göre site erişimlerini mahkemeye müracaat ederek engelletiriyorlarsa, firmalarımızın veya sitelerimizin açık kalabilmesi için yarın öbürgün birilerinin bizden şahsi menfaat talebinde bulunması çok uzak ihtimal değil.
Kan davasına dönüşen YouTube olayımız var birde, bildiğim kadarıyla bizim kırsal kesimden bir miktar maganda gençlik bir miktar Yunanlı maganda gençlikle diyaloğa girer, karşılıklı olarak bir baltaya sap olamamış aklı evvel zavallılar, videolar yaparak ve bunların altına karşılıklı hakaretler yazarak seviyelerini ve kalitelerini ortaya dökerler, yapılan hakaretlerden iki ülke, ülkelerin saygın devlet büyükleri, sanatçıları ve sporcular nasiplerini alırlar. Buradaki en büyük saçmalık ise devlet olarak birkaç magandayı muhatap almış olmamızdır.
Üzerinde düşündüğüm önemli bir konu ise şu, mahkemece erişimi engellenen bir sitenin içeriği google veya yahoo gibi arama motorlarının bazıları tarafından endekslenmiş olma durumu yani sitenin erişimi engellendiği halde bu içerik google’da görünüyor diyelim, bu durumda Google ve Yahoo’nun da erişiminin engellenmesi gereklidir. Google ve Yahoo’nun erişimi engellendiğinde bu siteleri ve e-mail servislerini kullanarak iş yapan e-mail üzerinden ticari işlerini yazışmalarını ve siparişlerini takip eden firmalar ve kişiler ne yapacaklar? Kayıplarını kim ve nasıl tazmin edip karşılayacak, bu kişiler kayıplarından dolayı sorumluluğu olanlara dava açtıklarında, parayı erişimi engelleyen telekomunikasyon kurumu mu ödeyecek, erişimi engelleyin kararını alan hakim veya bilirkişiler mi? yoksa internet erişimi için para ödeyip duran keyfi olarak internet erişimi sınırlanan biz internet kullanıcılarına mı fatura edilecek? Şimdiye kadar alışılagelmiş yöntem faturayı bizim ödeyeceğimiz veya birilerinin bir şekilde bizden çıkaracağı gerçeğidir.
Bu Durum Nasıl Aşılabilir?
Eğer telekoma veya internet sağlayıcıya bizi uluslararası internet şebekesine bağlaması için aylık ücret ödüyorsak ve telekom bizi sınırlı şekilde internete bağlıyorsa, internet içeriğinin tamamını sağlamıyor veya sağlayamıyorsa, ödediğimiz ücretin tam karşılığını almıyoruz demektir. Dolayısı ile internet kullanıcıları olarak bunu talep etme hakkımız doğmaktadır. Sözleşmeleri imzalarken ben böyle bir maddenin altına imza attığımızı hatırlamıyorum, atmış dahi olsaydık tüketicinin doğal haklarını elinden alan hiçbir madde hukuken kabul görmeyecektir.
Konunun diğer tarafı ise Spamlar, saçma sapan site erişimi engelleme çabaları sürerken gerçek tehlike görmezden geliniyor, ve spam yapmak Türkiye'de suç sayılmıyor adeta teşvik ediliyor, böylece her yıl belki de milyonlarca doların kaybedilmesine çanak tutuluyor.
Spam Nedir?
Spam bir elektronik posta mesajının, birden çok alıcıya, alıcıların bilgisi veya isteği dışında gönderilmesi durumu olarak tanımlayabiliriz.
Spam'ın Amaçları Nedir?
Spam mesajların bir kısmı, ürününü pazarlayamayan firmaların, ürünlerini satmak veya tanıtmak için başvurdukları çok ucuz bir yöntem olarak tanımlansa da, Spam mesajların büyük bir kısmı dolandırıcılık amaçlı (Banka tarafından gönderiliyormuş gibi görünen, aslında sahte şifre değişikliği yapılması uyarsının altında, e-posta sahibinden, mevcut banka kullanıcı adı ve şifrelerinin çalınması amacıyla düzenlenmiş formlarla yapılmaktadır), bir kısmı da Trojan adını verilen virüslerin dağıtımını sağlamak amacıyla kullanılmaktadır. Mesajın içeriği sayesinde, virüsü yazan kişi, virüslü postayı açan kişinin bilgisayarına istediği zaman erişim sağlayabilir ve istediği yazılımları kolayca atarak (keylogger gibi), banka şifreleri, e-mail veya msn şifrelerinin tamamını ele geçirebilir.
Kimler Spam Mesaj Gönderiyor?
Spam mesaj gönderen kişilere Spammer adı verilir, bununla birlikte spam mesaj gönderimini para karşılığı yapan, firma ve kişi sayısı hergün katlanarak artmaktadır. Hatta ülkemizde Spamcılık bir meslek dalı haline gelmiştir bunun sebebi ise sermaye olarak sadece bir internet bağlantısının yeterli olmasıdır, spam işi yapan kişilerin herhangibir meslek odasına bağlı olmaları gerekmemektedir ayrıca maliye kayıtlarının da olup olmadığı müşterileri tarafından araştırılmamaktadır.
E-Posta Adreslerimizi Nereden Buluyorlar?
Bunun için bazı yazılımlar mevcut, bu yazılımlar internetteki milyonlarca sayfayı elden geçirerek, sayfaların içinde kayıtlı mail adreslerini veritabanlarına eklemektedirler. Daha önemli bir email kaynağı da düşünmeden üye olduğumuz online oyun siteleri ve forum sitelerdir, site yöneticileri e-mail veritabanlarını üçüncü kişilere satarak gelir elde ederler veya bizzat spamcı olabilirler. Önceki dönemlerde milyonlarca e-posta adresinin bulunduğu CD'ler spamcılar tarafından satılmaktaydı, bu tip CD'leri satın alan kişiler periodik olarak amaçları doğrultusunda belirli yazılımlarla spam yaptıktan sonra kendileri de aynı CD'yi satma yoluna giderek olayın yayılmasına katkıda bulunmaktadırlar. Yeni dönemde ise spamı meslek olarak yapanlar, CD database'i satmak yerine gönderileri kendileri yaparak veritabanlarının başkalarının eline geçmesini engellemeye çalışmaktadırlar.
Spam Hukuken Suç Mu? Dünyadaki Uygulamaları Nasıl?
Üzerinde çok konuşulan bilişim kanunumuzda spam e-posta gönderimi ülkemizde suç unsuru sayılmamaktadır. Genellikle ülkemizde bilişim suçu erotik ve yetişkin içerikli sitelerin engellenmesi olarak algılanmıştır ve tüm çabalar da bu yönde harcanmaktadır. Özellikle gelişmiş ülkelerde ise Spam ciddi bir suçtur. işlenen suçun niteliğine göre de cezalar değişmektedir. Örneğin 50 bin kişiye sadece reklam içerikli spam attığınızı varsayarsak, bu maillerin silinmesi için gereken süre "42 saat"tir, suçu işleyen önce kendi işine gidiyor mesayisi bitince, her gün 2 saat olmak üzere 21 gün süreyle devletin verdiği kamu hizmetinde süreyi dolduruyor, evine 20:00'de gideceğine 22:00'de gidiyor, bir daha bu adam spam atmayı bırakın bir arkadaşına mail atarke bile kaç defa düşünür. İşte gerçek adalet böyle sağlanıyor.
Spam'ın Ülkemize Maliyeti Nedir?
Spam masum bir reklam ve pazarlama aracı gibi görünse de gerçekte maliyetinin ne olduğuna bir göz atalım.
Spam firmaları günde 3-4 kişiye ait reklamları 50.000 kişiye postalıyorlar, günde 200 bin mail eder. Türkiye'de yüzlerce spam işi yapan kuruluş ve kişi var, hepsinin hergün iş bulması mümkün değil sadece 15 tanesi buluyor diyelim. Bu durumda Türkiye hudutlarında günde 200.000 x 20 = 4 milyon spamın dolaştığını söyleyebiliriz.
Bunlardan 1/4'ü firmalara atıldığını varsayarsak, ayda 30 milyon spam firmalara ulaşıyor. Bir tek spamın ortalama silme süresi 3-4 saniyedir. 30 x 4 =120 milyon saniye eder. Bu durum Türkiye genelinde 33.000 saat iş gücünün kaybı anlamına geliyor. Senelik 396.000 saat. Çıkan sonuç 50.000 firma çalışanının bir günlük tam mesaine eşit bir kayıpa eşdeğerdir. Herhangibir firmaya değil doğrudan ülkeye verilen bir zarardır. Bunun yanısıra internet band genişliğinin sürekli kullanılması interneti yavaşlatırken, e-posta hesaplarının sürekli spam bombardımanına tutulması bu hesaplara erişimin geçikmesine sebebiyet vermekte, alıcılara ulaşana kadar kablo bağlantılarında dataların tekrarlanması için ayrıca enerji harcanmaktadır.
Böyle büyük zarar verenler internet sitelerinden spam yaptıklarını açık seçik ifade ederken, isteğe bağlı olarak kullanıcılar tarafından ziyaret edilen erotik ve yetişkin sitelerin engellenmesi ile uğraşmak biraz komiklik, biraz akılsızlık bayağı bir miktar da ahmaklık değil midir?
Herşeyi bilişim suçu olarak açıklamak zorunda mıyız? Gerçek hayatta birileri bizi zarara uğrattığında, elimizdeki kanıtlarla mahkemeye gidip uğradığımız zararın telafisini bizi zarara uğratan kişiden talep edebiliyoruz, aynı şekilde internet üzerinden birileri bizi bilerek ve ısrarla zarara uğratıyorsa onlara karşı da zararlarımızı talep edebilme hakkına sahibiz diye düşünüyorum bunun için mutlaka bilişim kanununa mı ihtiyacımız var?
Gelişen dünyada, işlerimizin çoğunu internet üzerinden e-posta yazışmalarıyla yapıyoruz, müşterilerimize cevap yazıyoruz ve siparişleri yine e-posta adresimizden takip ediyoruz, hergün spamcılardan belirli firmalardan büyük hacimli spam postalar almaktayız, defalarca uyarmamıza rağmen hem kendi reklamlarını hem de para karşılığı başka ve bizimle ilgisi olmayan şirketlerin ve ürünlerinin reklamlarını sürekli gönderiyorlar.
1. Hergün bu mailleri silerek vakit kaybediyoruz, dolayısı ile spamcılar nedeniyle hergün iş gücü kaybı yaşanıyor.
2. e-posta kutusu sınırlı olanlar var, spamcıların gönderdiği büyük hacimli mailler sınırın dolmasına sebebiyet verdiğinde, gerçek müşterilerin talep veya destek istekleri bize ulaşamayabiliyor, dolayısı ile ciddi bir maddi kayıptan söz edebiliriz.
İlerki tarihlerde spamcılar tarafından verilen bu zararın katlanarak artacağı inancındayım, gelişmiş ülkelerin parlementoları bu vahim zararları çoktan gördü ve spamı suç saydı. Ülkemizde cezalar da komik herşey hapis, tazminat veya komik para cezaları ile ölçülüyor ve işlenen suçun kazandırdığı, yargının verdiği cezadan her zaman daha fazla oluyor.
27 Haziran 2010 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder