23 Haziran 2010 Çarşamba

Denizi Olmayan Ada Büyükada

Ada, herkesin bildiği ve coğrafya derslerinde öğretildiği üzere, dört bir tarafı denizle kaplı kara parçasıdır.

Marmara denizinde İstanbul sınırları içersinde kalan Kınalıada, Burgazada, Heybeliada, Büyükada ve Sedefada'sından oluşan beş adanın tarihte değişik isimleri olsa da genel olarak tümü Prens adaları olarak bilinir.

Başlıktan anlaşılacağı üzere bizim konumuz Büyükada, Prens Adalarının yüzölçümü 5.4 Km kare ve yine yaklaşık 8 km uzunluğundaki sahil şeridi ile yüzölçümü ve sahil şeridi uzunluğu olarak en büyük adası.

Hatırlayamadığım kadar eski dönemlerde Büyükada'yı birkaç defa ziyaret etmiştim, en sonucusu ziyaretim ise kendi isteğimle olmayıp bir tanıdığımızın ricasını kıramadığım için 2009 yazında gerçekleşti. Amacımız Büyükada'nın meşhur büyük turunu gerçekleştirmek, çam kokuları eşliğinde yürümek, doğal güzellikleri izlerken aynı zamanda hava almak ve ada ziyaretlerinin olmazsa olmazı denizin keyfini çıkarıp biraz yüzebilmekti.

Çarşı içindeki marketlerden alışverişimizi yapıp yola koyulduk, turun başlarında yazlık evlerin ve villaların bahçelerindeki çiçeklerin renk armonisi ile büyülendiğimizi söyleyebilirim hepsi tek başına birer fotograf albümünü dolduracak güzellikteydi. Yolun başlarında çektiğimiz tek sıkıntı ise fayton sayısının çok olması "50-60 at arabası" dolayısıyla yol boyunca at pisliği kokusundan kendinizi bir türlü kurtaramamızdı. Renk armonisi ile yol boyunca adeta burnumuzu düşüren keskin koku tam bir tezat teşkil etmekteydi. İlerledikçe bir süre sonra kaldırım olayı bitiverdi, yolun kenarından ilerleme zorunluluğu ile ardı arkası kesilmeyen at arabaları yürüyüşümüze tedirgin şekilde devam etmemize sebep oluyordu. Büyük Tur, belki bazıları için keyifli bir yolculuk olarak nitelendirilebilir, şahsi kanaatim ise, sadece doğal güzellikleri görmek için keskin at pisliği kokuları eşliğinde yol boyunca sürekli arkanızı kollayarak tedirgin bir şekilde yürümek, ızdıraptan başka birşey değildi. Yine düşünceme göre Büyük Tur, Büyükada'yı daha önce görmeyenler ve bilmeyenler için bir defaya mahsus hafta sonu değil de hafta içi yapılması gereken bir etkinlik.

Sonunda yeterince yürüdüğümüzü düşünüerek, denizden faydalanmaya karar verdik, ancak o da ne, sahilin tamamı, özel villaların, kulüplerin, otellerin ve sadece ücretle girilebilen plaj adı verilen tesislerin tekeli altında. Değil deniz kenarına gelmek, uzaktan dahi denizi görmeniz pek az mümkün oluyor Büyükada’da. Güney tarafının dalgalı ve pis olabileceğini ve hergün gelmiyoruz şeklinde düşünerek, ücretini ödeyip Kuzey tarafındaki plajlardan birine girmeye kadar verdik. Maden mevkii adı verilen yerdeki Naki Bey Plajı yoluna girdik, dönemeçli yolun karşısındaki duvarda bizi "Damsız Girilmez" tabelası karşıladı, tanıdığın eski adalı olması ve ısrarı üzerine plaj yolundan devam ettik, plajın görevlisi olduğunu sandığımız kulübede oturan, yaşlı sayılabilecek, bıyıklı, tahminen Yugoslav göçmeni kişi tabeladaki yazının aynısını tekrarlayarak yanımızda bayan olmadan kesinlikle giremeyeceğimizi belirtti, tanıdığın ısrarı ve çabası bu kulübede oturan kişinin arkadaşını çağırıp üzerimize saldırması ile sonuçlandı. Olayın büyümesini istemediğimden araya girip onu bölgeden uzaklaştırmak bana düştü. Sonuçta, para sevdasına, deniz kenarlarını ona buna peşkeş çekerseniz dağdaki gelip bağdakini, eğitimi, zekası ve terbiyesi ile maganda kategorisinden öteye geçmesi mümkün olmayanlar, bir gün gelip, kendi kategorisinin üzerinde olanları beğenmeyebilir.

Tüm yol boyunca yürümemize rağmen, insanların özgürce denize girebilecekleri ve deniz kenarına oturabilecekleri bir milimetre boşluğun dahi bırakılmamış olduğunu görüp hayrete düştük. Maganda orjinli veya mafya kılıklı birtakım kişilere bilinçli olarak adanın sahil şeridinin tamamı peşkeş çekilmişti. Adada denize girilebilecek veya denizi seyredebileceğiniz tek yer ise iskelenin sağında yat limanının yanındaki boşluk, zaten ada sakinlerinin bir kısmı ister istemez denize girmek için burayı kullanıyorlar. Yaklaşık 8 km civarındaki koskoca sahil şeridinde insanların özgürce ve ücret ödemeden denize girebilecekleri sahil 8 metre bile değil işin asıl inanılmaz tarafı ise denizi göremediğiniz yerin dört bir tarafının denizlerle çevrili olması.

Bu tip abuk subuk kişisel çıkarların öne çıktığı uygulamalara sadece ülkemizde rastlamak mümkün. Herhalde yakın zamanda birileri el atıp Belediye vs marifetiyle açıkta kalan son sahil şeridine de el atarlar, tel çekilmesi, yasaklanması veya duvar örülmesi bunun için iyi bir çözüm olabilir. Tandığın da belirttiği gibi üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde sırtımızı denize dönmekle ünlü bir milletiz.

Sonuç olarak hava alma bahanesi ile çıktığınız ada yolculuğunda at pisliği kokusu eşliğinde, at arabaları bana çarpar mı tedirginliğinde sürekli arkanızı kollamak suretiyle yürümekten hoşlanıyorsanız, Büyükada tam size göre. Deniz manzarası görmek istiyor veya denizden faydalanmayı düşünüyorsanız işiniz çok zor, bir sürü maganda kılıklı insanla (Hayvan klasmanına veya sınıfına geçmek için 10-20 sene arası eğitim almaları gerekir) muhatap olmaya, sonradan görme göçmen-öküz kırması magandalara kendinizi beğendirmeye, üzerinize saldırırlarsa duruma göre meşru müdafa yapmaya mecbursunuz yada diğer bir alternatif bahsettiğim birkaç metrelik sahil şeridinde, yatların geçişlerini de kontrol edip hayatınızı riske atarak mazotlu denizin keyfini çıkartabilirsiniz.

Bu hikaye denizi olmayan ada, Büyükada'nın hazin ve gerçek hikayesidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder